21 Mayıs 2009 Perşembe

MİT devlete anlatabilecek mi acaba?

Borsa günü son sekiz ayın en yüksek değerleriyle kapatırken... Cumhurbaşkanı Abdullah Gül de usul bir nezaketle, ‘kendisini’ hedeflemek isteyenlerin ‘cumhurbaşkanlığı makamını’ vurabileceklerini hatırlatıyordu.


Yüklü gündem içinde MİT Müsteşarı Emre Taner’in üçüncü kez altı aylığına müsteşarlık süresi uzatıldığı haberi de vardı...

* * *

MİT Müsteşarı Emre Taner’le ilgili haberde şöyle bir paragrafa da rastladım:

‘Taner’in özel durumu da karar alınırken etkili oldu. Emre Taner Kürt meselesini en iyi bilen alternatif çözümler üzerinde çalışan bir isim. Taner’in Müsteşarlığı döneminde devlet Güneydoğudaki Kürtler ne istiyor, Kuzey Iraktaki Kürtler ne istiyor, Diaspora yani yurt dışında yaşayan Kürtler ne istiyor, nasıl bir çözüm bekliyor sorularına yanıt arandı. Bütün bu araştırmalar bir rapor halinde devletin ilgili kurumlarına iletildi. Yani bir anlamda çözümün parametreleri bilimsel olarak ortaya kondu... ‘

Haberin final cümlesi de ilgimi çekti:

‘Şimdi Taner’in önünde altı ay var. Zaten ne olacaksa bu altı ayda olacak. Devlet bir adım atacaksa bu sürede atacak. Kuzey Irak tavrını netleştirecekse bu sürede netleştirecek. ‘Fırsat’ kullanılacaksa bu altı ayda kullanılacak...’

* * *

Peki ya kullanılamayacak ise, ne olacaktı?

Aslında bu sorunun cevabını da, gene Emre Taner yaklaşık iki buçuk yıl önce vermişti...

Kurumun sekseninci kuruluş yıldönümü nedeniyle yaptığı yazılı açıklamada Emre Taner, tarihin temposunu doğru okuyamayan ulusların ayakta kalamayacağını söylüyordu.

Açıklamada...

Statükocu bir yaklaşımı terk etmez...

Ve koyu bir muhafazakarlığa el sallamaz isek...

Fırsatları ve tehditleri doğru analiz edemeyeceğimiz de vurgulanıyordu...

‘Tarihin temposunu’ doğru okumamız halinde, MİT’in geleceği nasıl gördüğünü ise bildiride şöyle anlatıyordu:

‘Dünyadaki tüm değerlerin, ilişkilerin, sistemlerin ve düzenlerin, ister sosyal-ekonomik-siyasi, ister ahlaki-dini olsun yeniden şekillendiği ve hatta yeniden tanımlandığı bir süreci yaşıyoruz.’

* * *

MİT, bunu algılamayan ulusların ‘tarih maratonunu’ kaybedeceğini de belirtip, önerilerde bulunuyordu:

Birinci öneri şuydu:

‘Uluslararası sistemi ayrıntılı ve isabetli bir tanımlama ile, kendi konumuyla ilgili, taktik, stratejik ve yüksek stratejik tutumlara sahip olmak.’

İkinci öneri ise: ‘Türkiye için...

-Güçlü bir ekonomi,

-Kusursuz bir dış politika,

-Caydırıcı bir askeri yapılanma şeklinde adlandırabileceğimiz çok sağlam üç ayağa sahip olmak bir zorunluluk olarak karşımıza çıkmaktadır.’

MİT, bu çerçevede kendine de yeni bir görev tanımı yaparak, istihbaratın ‘güçlü, dinamik, etkin, esnek, hareket kabiliyeti yüksek ve yaratıcı’ olması gerektiğini de vurgulamakta.

Sadece savunma pozisyonunda kalarak...

Avantajların maksimum düzeyde değerlendirilemeyeceği de tekrarlanmaktaydı...

Kısacası MİT, devleti uyarıyordu...

Kendi açısından ‘tarih maratonunu’ kazanmanın koşullarını tanımlıyordu...

MİT’e göre Türkiye, ‘kendisini hiçbir zaman olayların akışına bırakma ya da ‘bekle-gör-tavır al’ taktiği ile sınırlama lüksüne sahip değil.’

* * *

Acaba MİT, ‘değişime uyamazsak yok oluruz’ uyarısını neden yapmıştı?

Çağın değişimini vurgulayan bir istihbarat teşkilatı ile çağın değiştiğini fark etmek istemeyen bir başka irade mi söz konusu acaba?

Bunları o zaman da sormuştum...

Sorunun gerçek cevabını henüz kestiremesek de statükonun, Kıbrıs, Ermeni ve PKK kartını oynayarak değişime karşı tavır aldığını biliyoruz.

Acaba şimdi durum değişti mi?

* * *

Emre Taner’in emekli yaşına gelmesine rağmen MİT’in özel yasasıyla görev süresinin üçüncü kez uzaması...

Başta Kürt Sorunu olmak üzere, statükonun atalet için direndiği diğer konularda radikal bir çözüm anlamına mı geliyor?

Türkiye gibi çok ağır ve yavaş değişen bir ülkede buna cevap vermek çok zor...

Ama en azından Türkiye’nin, ‘kendisini hiçbir zaman olayların akışına bırakma ya da ‘bekle-gör-tavır al’ taktiği ile sınırlama lüksüne sahip değil’ vurgusunu iki yıl önce yapmış bir istihbarat teşkilatı var...

Çözümsüzlük ağır basar ve yüklü bir toplumsal fatura ödemeye doğru hızla yuvarlanırsak, sebep MİT’in iki yıl önceki vurgusunda sabit...

Anlaşılan bunu Emre Taner biliyor ama devlete anlatabilecek mi acaba?

Mehmet Altan

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder