17 Mayıs 2009 Pazar

Nasıl kurtuluruz

BU ülke, bu halk, bu devlet kurtulur mu, selamet bulur mu?.. Elbette ve inşaallah kurtulur, selamet bulur ama bu çok zordur. Bugünkü pislikle, bugünkü sapıklıklarla, bugünkü ahlâksızlık ve erdemsizlikle, bugünkü rezilliklerle kesinlikle kurtulmaz ve selamete çıkmaz... Mutlaka radikal, temelden, çok esaslı, genel, toptan bir temizlik, saydamlık, erdem, ahlâk, medeniyet seferberliği ilan edilmesi gerekir.

Kanun maddesi gibi çok açık, çok seçik yazıyorum.

BİRİNCİMADDE: Türkiye'nin uluslararası temizlik ve saydamlık notu bugünkü gibi 10 üzerine 5'in altında kalırsa bu ülke kurtulmaz, selamete çıkmaz. Bu notun en az 10 üzerinden 7 olması gerekir. Yani Türkiye'nin bugünkü kokuşmadan, pislikten yolsuzluklardan, rüşvetten, hortumlamadan, haram yemeden ve bin türlü suçtan ve günahtan arındırılması şarttır. Türkiye temiz ve şeffaf olmazsa kurtuluş yoktur. Ne vardır? Bugünkü gibi bin türlü pislik ve rezillik vardır.

İKİNCİ MADDE: Bazı saflar, iyi bir sivil anayasa yapılırsa düze çıkarız, her şey yoluna girer diyor. İyi bir sivil anayasa yapılması elbette iyi olur ama sadece anayasa ile köy olmaz, kasaba olmaz.

ÜÇÜNCÜMADDE: Bugünkü yanlış, kötü, zararlı, ideolojik eğitim sistemi ile Türkiye bir intihar yolundadır. Bu sistem değiştirilecek ve Türkiye'nin kültürel, tarihî değerlerini hesaba katan ciddî bir eğitim getirilecektir. Ülkemizin İngiltere, Fransa, İsveç, Japonya, Güney Kore, Singapur gibi okulları ve liseleri olması kurtuluşun birinci şartıdır. Maarifimiz (Eğitimimiz) bilgi ve kültür, ahlâk ve aksiyon, güzellik ve estetik bakımından vasıflı Türkiyeliler yetiştirirse kurtuluruz, yoksa batmaya devam.

DÖRDÜNCÜMADDE: İslâm, Türkiye'nin millî kimliğinin birinci temel faktörüdür. Bugün ülkemizde İslâm'a zarar veren iki kötülük vardır. Birincisi agresif din düşmanlığı, ikincisi rezil bir din sömürüsü. Türkiye kurtulmak istiyorsa bu iki rezillikten kurtulmalı ve temizlenmelidir. Bakın bendeniz tek taraflı konuşmuyorum. Sadece din düşmanlığından bahs etmiyorum. Madalyonun arka tarafındaki din sömürüsünü de görüyor ve gösteriyorum. Bugün ülkemizde gerçek ve tam bir din, inanç, ibadet ve inancına göre yaşamak hürriyeti yoktur. Din işleri, dinî hizmet ve faaliyetler, dinî eğitim, camiler, namazlar derin devletin baskısı, denetimi, kontrolü altındadır. Ermeniler kendi patriklerini, Yahudiler kendi hahambaşılarını, Masonlar kendi Üstad-ı Azamlarını, Bahaîler kendi ruhanî liderlerini, Sabataycılar kendi hahambaşılarını serbestçe seçebiliyor ama Müslümanlar kendi Şeyhülislâmlarını seçemiyorlar? 1960'lı yıllarda Diyanet'ten sorumlu bir bakan "Diyanet İşleri Başkanlığı Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğü gibi bir devlet dairesidir. İstersem Diyanet başkanını kolundan tutup atabilirim..." demişti. İşte bizdeki sistem budur. Din konusunda, çoğunluğu oluşturan Sünnî Müslümanlara gerçek hürriyet ve serbestlik verilmezse bu ülke kurtulmaz, selamete çıkmaz. İşin en kötü tarafı, Derin Devlet,Müslümanları öylesine cahil bırakmış, öylesine parçalamış ve bölmüştür ki, şu anda verilse bile Müslümanlar din hürriyetinden yararlanamaz, birbirlerine düşerler.

BEŞİNCİ MADDE: İnsanlığın en kıymetli, en temel değeri bilgeliktir, eskiden buna hikmet deniliyordu. Türkiye'nin idaresinde bilgeliğin esamesi okunmuyor. Türkiye bilgece idare edilmezse, Türkiye'nin dertleri ve krizleri bilgece çözülmezse kurtuluş da olmaz, selamet de.

ALTINCI MADDE: Bugünkü resmî ideoloji sultasıyla, onun baskı, tabu ve dayatmalarıyla Türkiye kurtulmaz. Bu ideolojiyi özelleştirecek irade, cesaret var mı bizde?

Milyonlarca Türkiyelinin ilgilendiği, merak ettiği, kafa yorduğu şu meselelere ve konulara bakınız:BülentErsoy ile Kültür Bakanı tartışmış...Sevgili tarafından öldürülüp başı kesilen liseli kız... Futbol maçları (Eski Bizans'ta Maviler ve Yeşiller vardı)... Bin türlü yolsuzluk...Bir vali açıkta içki içilmesini yasaklamış ve memleket sanki batmış...

Biz o hale gelmişiz ki, doğru dürüst çare ve çözüm bile arayıp bulamıyoruz.

M.Şevket Eygi

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder