12 Mart 2009 Perşembe

Demirel’den Erbakan’a iftira!

Bu yaştan sonra sanki bir baltaya sap olabilecekmiş gibi, yine saçmalamış Demirel efendi!
İnsanın bu yaştan sonra, biraz iç muhasebe yapıp, sonraki nesle “doğru bilgi”leri aktarması gerekir!
Ama adam hala, yalan ve iftiralarla gündem oluşturmaya çalışıyor!
Ne mi yapıyor?
Tarihe tanıklık edeceğine, Türkiye’nin 12 yıldır tartıştığı 28 şubat kararlarının alınması serüvenini uydurma bilgilerle aktarıyor!
Bahsettiğim kişi, Demirel. Son yalanlarını gündeme taşıyan ise, Vatan gazetesi..
Şöyle diyor 9. Cumhurbaşkanı Demirel: “Kim, 28 Şubat kararlarının nesine itiraz ediyor? (...) Benim başında bulunduğum Milli Güvenlik Kurulu toplantılarında her şey ittifakla yapılmıştır.”
Nasıl kıvrak yalan söylüyor görüyor musunuz?
Sanki MGK’da toplantı yapılırken, herkes aynı fikirde imiş! Herkes, “İmam Hatiplerin orta kısmını kapatalım” demiş gibi bir hava estiriyor, uyanık Demirel!
Oysa herkes biliyor ki, öncelikle Başbakan Necmettin Erbakan ve kerhen de olsa Başbakan Yardımcısı Tansu Çiller, kesintisiz eğitim değil, 5+3 şeklinde kesintili zorunlu eğitimden yanaydı!
Onun için de, 28 Şubat kararlarının alınmasından hükümetin görevden ayrılmasına kadar 4 ay geçmesine rağmen, kesintisiz eğitim öneren kanun değişikliği, TBMM’den geçirilmemişti!
Hükümet değişince de, hemen 15 günde o değişiklik yapılıvermişti!
Milletin gözünün içine baka baka yalan söylemek, işte buna denir!
Devam ediyor yalanlarına, nurlu (!) Demirel: “Burada herkesin imzası var. Kararın bir ön yazısı var. Bir de arkasında kararlar var. 1, 2, 3, 4, 5.. diye.. Şimdi diyor ki, ‘Efendim imzalamadık kararları’ diyor, ‘Ön yazıyı imzaladık’ diyor. Olur mu, hepsi burada.”
Anlamışsınızdır; batık bankacı yeğeni için “Muteber iş adamıdır” diye belge veren Demirel’in suçlamaya kalkıştığı kişinin, dönemin Başbakanı Necmettin Erbakan olduğunu!
Evet, Demirel’in suçlamak istediği, “İmzalamadık diyorlar” diye yalan söylemekle itham ettiği kişi Erbakan Hoca!
Demirel’in iddiası bu! Peki gerçek ne?
Gerçek ise, bu köşede defalarca yazdığımız gibi, Erbakan Hoca'nın nezaketinin, devlet adamlığı ciddiyetinin istismarından başka bir şey değildir.
Bu konuyu tekrar tekrar yazdık. Ama burada, konunun direkt içinde olan bir isim, tam aksi bir anlatımda bulunduğu için, o ifade çerçevesinde gerçekleri yeniden hatırlatalım..
Ne diyor Demirel: “İmza atılmış.”
Demirel bu kadar açık ve kesin bir ifade ile “imza atıldığı”nı iddia ettiğine göre, buyursun, Necmettin Erbakan’ın imzası olan belgeyi göstersin!
Gösterebiliyorsa eğer!
Beyefendi o belgeyi gösteremiyor!
Yani 18 maddelik; içinde kesintisiz 8 yıllık eğitim değişikliği de olan belgenin altında, Necmettin Erbakan’ın imzasını gösteremiyor! Ya neyi gösteriyor?! “Arkasında 18 maddelik metin vardı” diye iddia ettiği bir ön yazının altındaki imzayı!
Hey gidi hey!
Bunlar devlet adamı olmuşlar! Bunlar devlet adamı olmuşlar da, ülkeyi yönetmişler!
Hukuk Fakültesi'nin daha birinci sınıfında anlatılır bu konular! Bir belgenin altında imza yok ise, o belgenin geçerliliği ileri sürülemez. Bir belge kaç sayfa ise, her birinin altında, kabul edenlerin imzaları olur! Belgenin ilk sayfasına veya son sayfasına atılan imza, tüm sayfaların kabul edildiği anlamına gelmez.. Hangi sayfada imza varsa, o sayfa kabul edilmiştir, diğer sayfalar geçersizdir.
Köyde bakkal dükkanı işleten Mehmet Ağa bile, birisi ile sözleşme imzalarken, kaç sayfa ise, hepsine imza atılmadan, o sayfaların tümünün kabul edildiği anlamına gelmeyeceğini bilir..
Bakkal Mehmet Ağa bilir de, inşaat mühendisliğinden getirilip başbakanlığa oturtulan Demirel bilmez! Veya bilmez görünür!
MGK kararlarının ön yazısının altında imza olunca, arkasındaki yazılarda da “imza varmış” sayılırmış!
Oysa, bu kadar iddialı olduğuna göre, lafı eveleyip çevireceğine, sabahtan akşama kadar süren toplantıda alınan kararların altındaki imzayı direkt göstermesi gerekirdi, Demirel efendinin!
Öyle değil mi? Madem ki toplantı yaptınız. Madem ki, toplantıda 18 maddelik bir kararlar manzumesinde ittifak ettiniz.. Bu kararları aldığınızı tevsik eden bir tutanağı da imza altına almış olmanız gerekir!
Bırakın ön yazıyı falan da, toplantı sırasında hemfikir olduğunuzu söylediğiniz kararların altına atılan imzaları göstersenize.. Gösterin de, biz de görelim bakalım, kararlar ne imiş, taraflar kimlermiş, imzalar nasıl atılmış?!
Yok, gösteremiyorsanız o kararların altındaki imzayı, yaşınız 80’i geçmiş iken, bırakın bu uydurma hikayelerle milletin kafasını karıştırmayı da, okuma haklarını kısıtladığınız yüzbinlerce gencin hesabını nasıl vereceksiniz, onu düşünün!
Ya imzayı gösterin, ya da yalancı olduğunuzu kabul edin!

Ali Karahasanoğlu

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder