8 Mart 2009 Pazar

“Essalatü ve’sselamü aleyke ya Resûlellah”

Eğer bizden önce ölüp gidenler, söz söylecek durumda olsalardı, bizlere hitaben yana yakıla derlerdi ki: "Ey henüz hayatta bulunan kişi! Bizim zamanımız gaflette geçti, Bari sen birkaç günlük hayatını bil fırsat. Henüz imkân var iken, eyle zikirle fikir, ibadet ve taat" ALLAH Teâlâ, hepimizi bu ulvi gecenin feyzine kavuştursun. Amin..

2- Salat ü selâm okumak. Hz.Peygamber (S.A.V.) Efendimize hiç olmazsa bir tesbih salat ü selâm okumalıyız. Can ü gönülden, "Es-salatü ve's-selamü aleyke ya Resûlellah" demeliyiz.

3- Kur'an-ı Kerîm okumak veya dinlemek. Böyle mübarek bir gecede yapacağımız ibadetlerin en önemlisi: Kur'an-ı Kerim'i okumak, dinlemek ve anlamı üzerinde düşünmektir. Çünkü Kur'an-ı Kerîm Cenâb-ı Hakk'ın insanlığa son mesajıdır. O'nun iyi anlaşılması ve uygulanması halinde insanlık mutlu olacaktır.

4- Hz. Peygamber (S.A.V.) Efendimizin hayatını ve ahlâkını okuyup iyice anlamak.

Muhterem Okuyucu!
Mevlid Gecesini idrak edip ihya ederken bir de şu hususu iyice tefekkür etmemiz gerekir. Mevlid Gecesi neden mübarek, büyük bir gece oldu? Evet neden? Çünkü Hz. Peygamber (S.A.V.) Efendimiz bu gece dünyayı şereflendirdi de ondan... O halde bu mübarek gecede Hz. Peygamber (S.A.V.) Efendimiz ile olan ilgi ve alâkamızı, münasebetimizi iyice gözden geçirmemiz gerekiyor. Hz. Peygamber (S.A.V.) Efendimizin sünnetini şahsi hayatımıza, iş hayatımıza ve ev hayatımıza uygulayabiliyor muyuz? Şimdi bir düşünelim, iyice tefekkür edelim:

a- Bugün ölsek, Hz. Peygamber (S.A.V.) Efendimiz bizim hakkımızda şefaatçi mi olur? Yoksa davacı mı, şikayetçi mi olur?

b- Hz. Peygamber (S.A.V.) Efendimizin sünneti bizim hayatımızın neresinde? Evet şahsî hayatımızın neresinde, iş hayatımızın neresinde, ev hayatımızın neresinde?..

Evet bütün bu hususları iyice gözden geçirmemiz ve eksikliklerimizi telâfi etmeye karar vermemiz gerekir. İşte o zaman gerçek manada Mevlid Gecesini idrak ve ihya etmiş oluruz. Yoksa biraz istiğfar, biraz dua ve biraz da kaza ve nafile namaz kılmakla kendimizi avutmayalım.

Bir düşünelim! Biz neyi kutluyoruz? Hz. Peygamber (S.A.V.) Efendimizin doğumunun yıl dönümünü.... O halde şahsî, ev ve iş hayatımıza Hz. Peygamber (S.A.V.) Efendimiz hakim olmadan Mevlid Gecesi kutlanır mı? Gelin-Damat olmadan düğün yapılır mı?

Bu gecenin fazileti, mübarek ve hayırlı oluşu, madem ki Hz. Peygamber (S.A.V.) Efendimizin bu gece doğmuş olmasıdır. O zaman bu hayır, bereket ve fazilet kaynağı niçin bizim hayatımızda hakim değil? Niçin O'ndan uzak duruyoruz? Hz. Peygamber (S.A.V.) Efendimiz niçin ferdî yaşantımızda, düşünce, duygu ve hayata bakışımızın esası değil, hayatımıza hakim değil?!.. İşte değerini, O'nun doğumundan alan şu mübarek Mevlid Gecesinde bu sorunun cevabı üzerinde tefekkür etmek ve Kur'an-ı Kerim'le birlikte Resûlullah (S.A.V.) Efendimizin bize Rabbimizden getirdiği risaleti, Hak Din olan İslâm'ı hayatımıza hakim kılmanın yollarını düşünüp bu uğurda çalışmak için azmetmek, elbette ki bu gecenin manasına uygun olan en hayırlı amellerden olacaktır.

Tüm Müslümanlar olarak bilelim ki: Bugün yeryüzünde kafirlerin tağutî yönetimleri altında zulümlere, katliamlara, saldırılara maruz kalarak zillet, sefalet içinde karanlık, kirli bir hayat yaşıyorsak; bunun tek sebebi vardır: O da, bu mübarek gecede doğmuş olan Hz. Peygamber (S.A.V.) Efendimizin bize getirdiği hidayetin, risaletin ve bizim için razı olduğu tek Hak Din olan İslâm'ın; düşünce, duygu ve bakış açımızdan, buna ilaveten de sosyal, toplumsal ve devlet yaşantımızdan uzaklaştırılmış olmasıdır.

Mehmet Talü

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder