9 Temmuz 2009 Perşembe

ALİ HAYDAR HAKSAL

Emperyalizmin Müslümanlar üzerindeki sinsi savaşları

Günümüz emperyalizmi Hıristiyanlık özlüdür. İslâm ile diğer kültürler arasında çok belirgin, ayırıcı özellikler bulunuyor. Öz itibariyle Hıristiyanlar ile Budistler arasında büyük bir fark yoktur. Yaşayış biçimleri, ilke ve hükümleri bakımından birçok düzlemde buluşabiliyorlar. Müslümanlık özleri bakımından bütün kültürlerden din olarak ayrılıyor. Uzak Doğu'da yaşayanlar kimi ahlâkî ve hükmî konularda çok daha ileri bir aşamadadırlar. Tayvan'da, Çin'de, Japonya'da Batı dünyası ile aralarında uçurum oluşturabilecek bir durumdan söz edilemez. Böyle olunca onların buluşma noktaları çok fazladır.

Müslümanlığın karşılık bulduğu coğrafyalara baktığımızda, Türklerin İslâm'a olan yakınlığı, tarihte çok çabuk İslâmlaşmaları dikkate değer bir konu. Anadolu örneğinde, Kürtlerin çok hızlı bir şekilde İslâmlaşmaları da önemli bir dikkate değer konu. Fakat bu coğrafyada bulunan Ermeniler, Rumlar, Süryaniler gibi Hıristiyan kültürde olanlar büyük ölçüde kendi konumlarını ve durumlarını korumuşlardır. İslâm'ın engin hoşgörüsü ve serbestisi onlar için bir özgürlük olmuştur. Yüzyıllar boyu asimile olmadan ve din değiştirmeden varlıklarını sürdürmüşlerdir.

İslâm'ın hoşgörü ile açılması büyük bir coğrafyaya yerleşmesi Hıristiyanları Haçlı seferlerine itmiştir. Hıristiyan Haçlı ruhu İslâm'a ve Müslümanlara çok kinlidir ve öfkelidir. Bunu Hıristiyanların gerek dini ve gerekse siyasi temsilcilerinde sık görüyoruz. Barack Obama'nın yardımcısı Biden'in Bağdat'ta Saddam Hüseyin ile ilgili ifadeleri, onların ruh hallerini gösterir. "O..... çocuğu Saddam mezarında kıvranıp duruyor" ifadesi çok belirleyici bir bakış ve niyet göstergesi. Bugün Saddam için bunları söyleyenler yarın Barzani, Talabani ve diğerleri için de söylemesi kaçınılmaz. Bunu Türkiye ve Pakistan'a da uyarlayabiliriz. Hüseyinleştirilen Barack Obama'nın yardımcısını bu çıkışı bir rastlantı değildir. Emperyalizmin Hıristiyani bir öfkenin yansımasıdır bu.

Biz buradan Pakistan ve Uygur Türkleri'ne kadar gidebiliriz. Pakistan'da 2.5 milyon Müslüman'ın mülteci konumuna sürüklenmesi, Pakistan'ın kimi bölgelerini Abede uçaklarının bombalaması, Afganistan'da süren soykırımın hangi boyutlarda olduğu şimdilik saklı durumda.

Emperyalizm şu sıralarda yoğunluğunu Uzak Doğu Müslümanlarına yöneltmiş. Urumçi'de Uygur Türkleri'ne uygulanan soykırım yeni değil. Buradaki soykırımın, tehcirin ve baskının tarihi yeni değil. Son olaylar bir patlama göstergesi. Müslüman Türk kadınlarına olan sarkıntılık, taciz olayları da yeni değil. Ne yazık ki Doğu Türkistan'daki Müslüman Türkler uzun zamandır seslerini duyuramıyorlar. Bundan üç yıl önce Saadet Partisi İstanbul İl Başkanlığı'nı ziyarete gelen bir heyet bu acıklı durumu ayrıntılarıyla anlatmıştı. Oradaki Müslüman Türkler İslâm yoğunluğunda. Daha sıkı bir İslâmileşme süreci yaşıyorlar. Doğrusunu söylemek gerekirse onların İslâm'a olan sıkı bağlarını ve dikkatlerini o zaman görmüştüm. Biz, ne yazık kı dünyamızın yeterince farkında değiliz. Bosna savaşından önce Bosna'dan haberdar olmadığımız gibi. Emperyalizm ve zulüm karşısında daha sıkı bir kaynaşma yaşıyorlar. Çünkü varoluşlarını ancak İslâm gibi bütünleyici bir din sağlayabilir. Yoksa Çin'in gayyasında yitip gidecekler. Türkler İslâm ile buluşunca bir varlık oldular olabildiler. Yoksa Hıristiyan Türklerin bugün yeryüzünde hiçbir karşılığı ve anlamı yok gibidir.

Emperyalizmin kazanı genelde İslâm dünyasında kaynıyor. Yakıcı.

Türkiye çıkar ilişkilerini bir kenara bırakıp Doğu Türkistan'daki mazlum Müslümanlara sahip çıkmalı.

Yeryüzünde mazlum milletlerin yanında yer almak bizim ilkemiz. Tarihte de bu böyle olmuştur. İnancımız da mazlumun yanında yer almamızı zorunlu kılıyor.

Hıristiyan Batı Urumçi'de öldürülen insanlar için hiç acı çekmez. Umurlarında bile değil. Memnuniyet duyuyorlar. Çünkü Müslümanların sindirilmesi, soykırım yaşatılması Hıristiyan ruhlu emperyalizme sevinç duygusu yaşatıyor. Ses çıkarmıyor, Altan alta destek veriyor. Daha düne kadar Emperyalizmin has bir oyuncağı olan Saddam bu gün mezarında bile rahat yüzü göremiyor. Onların gözünde, kendi kuklaları dışındaki herkes Biden'in ifadesindeki gibidir. Biz bunu onlara iade etmek ve kendimiz olmakla mükellefiz.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder