8 Temmuz 2009 Çarşamba

MAHMUT TOPBAŞ

Müslümanların yetimi uygurlar

Üniversite yıllarında Tefsir sohbetlerime devam eden Doğu Türkistanlı, cevval, mücahit, yerinde duramaz bir delikanlı ile 2008'in son aylarında tesadüfen görüştüm.

Nerede ne iş yaptığını, Doğu Türkistan'da neler olup bittiğini sordum.

Bürokrasinin içine girdiğini, işinin çok iyi olduğunu, maddi sıkıntısının bulunmadığını, Doğu Türkistan konusunda sessizlik dönemine girildiğini, bunu da bu hükümeti sıkıntıya sokmamak için yaptıklarını söylediğinde çok üzülmüştüm ve yakın dostlarıma da bu durumun tehlikesini anlatmaya çalışıyordum.

Bu sessizliğin boyutunu görmek için hafızanızı tazeleyin.

Bosna'ya yardım kampanyalarını, camilerde, sinema salonlarında meydanlarda kadınlarımızın bileziklerini, küpelerini, gerdanlıklarını meydan yerine yardım diye fırlattıkları dönemi hatırlayın.

Hırvatistan üzerinden Bosna'ya girmek için Hırvat askerlerine rüşvet vererek şehitliğe koşan yiğitlerimizin varlığını düşünün.

Şehit olmak için rüşvet veren yiğitlerimiz, hayası alınmış, iğdiş edilmiş teke gibi gubuz gubuz atıp durmadalar.

Çeçenistan'a yapılan yardımları, Çeçenistan dağlarında yatan şehitlerimizi düşünün.

Neler oluyor bize.

Çeçenistan'da Müslüman kıyımı devam ediyor.

Rus ajanlar, Çeçenistan'daki öldürme olaylarını bu dönemde o kadar ileri götürdüler ki, Türkiye'ye gelen Mücahitleri Türkiye'de bulup öldürüyorlar.

(Çeçenistan'a yardım edilememe konusunda Sayın Abdüllatif Şener'in tam konuşacağı zamandır.)

Kırk yıldır birbirinin düşmanı görüntüsü veren iki hasım devlet başkanı Obama ile Medvedev bir araya geliyorlar ve Afganlı Müslümanları öldüren Amerikan askerlerine Rus devletinin de yardım etmesi anlaşması yapıyorlar.

Müslüman öldürmede hısımlar, Müslüman'ın servetini paylaşmada hasımlar.

Bizim siyasiler de "Dur bakalım ne olacak" mantığıyla da hareket etmiyorlar, hareket edecek olanların ellerini, servet ve makam zincirleriyle bağlıyorlar.

Çin resmi ajansı haberlerine göre 156 ölü, 828 yaralı, Uygur Türkleri'nin belirlemesine göre beş yüzün üzerinde ölü, binin üzerinde yaralı, binlerce insan tutuklanmış olmasına rağmen, Türkiye devletinden ve İslam Örgütü Teşkilatı'ndan hiçbir ses yok.

Onlar da kendi işlerini kendisi yapabilecek duruma gelmişler.

Çin işkencesine rağmen Türkiye'de benzerini yetiştiremeyeceğimiz seviyede dini eğitime önem verdiklerini gördüm.

Ehli için söyleyeyim, Türkiye'de Hariri'nin Makamat'ını okutabilecek hoca sayısı beş parmağın sayısı kadar az iken Doğu Türkistan'da medreseyi bitiren her öğrenci Makamat'ı ezberlemek mecburiyetinde imiş ve ben, ezbere okuyabilen bir delikanlıyı da gördüm.

Şahsiyet yeterliliği de mükemmel insan yetiştiriyorlar.

Onun içindir ki dünyanın hiçbir yerinde bu kadar baskıya rağmen dayanabilmiş başka bir millet yok.

Mesela, gönülden desteklediğimiz ve desteklemeye de devam edeceğimiz Filistinli insanlarımızın bir kısmı, el- Fetih'in çoğunluğu bir zamanlar komünist olmuşlardı.

Bir ara Türkiye'ye gelen bir müddet kalan, benim "İslam Ve Beş Şartı" isimli eserimi Uygurcaya çeviren bir Uygur mücahidine maddi destek vermek istediğimi bildirdiğimde "Cebimde beş yüz lira var. Ben alamam" demişti.

Sonra gelemediğini görünce sordum soruşturdum, Uygur sınırındaki bir ülkeye gittiğini ve hizmetlerine orada devam ettiğini söylediler.

Ticaret yapanlar, bunlar diğer Müslümanlar gibi sizden yardım istemezler.

Çin'le ticaret yapan iş adamları, alışverişlerinizi olabildiğince Çinli Müslümanlardan yapınız ve yardımlarınızı onlara ulaştırmanın yollarını arayınız.

Bu sene Hacca gidenler, Mekke ve Medine'de azımsanmayacak derecede Uygur Türkü var ve onların hepsi ülkesi için yapılması gerekeni yapıyorlar.

Siz, onlarla görüşünüz ve ne yapılması gerekiyorsa yapınız.

Uygurların durumu Filistin'in durumu gibi değildir.

Filistinli Müslümanlar, karşılarında kendi sayıları kadar Siyonist'le çarpışıyorlar.

Silah ve para desteği Amerika ve diğer batılı devletlerden gelse de insan sayısında denkler.

Uygur Türkleri Çinlilere göre sekiz milyon, kendi tahminlerine göre yirmi beş milyon nüfusa karşılık bir buçuk milyarlık Çinli nüfusa karşı Müslüman kalmakta direniyorlar. Boyun veriyorlar, boyun eğmiyorlar.

Son günlerde "İtidal" sözünden nefret eder oldum.

Nedense bu itidal tavsiyesi hep dayak yiyene, sömürülene, ağlayana yapılır da dayak atana, sömürene, ağlatana yapılmaz.

"İtidal" gibi tam bir kelime değil, yarım kelime ile bile bir Müslüman'ın öldürülmesine yardım edersek ahrette Allah'ın rahmetinden ümit kesilenler arasında olacağımızı sevgili Peygamberimiz haber veriyor. (Beyhaki Şuab 8/22 hadis no 15643, İbn-i Mace, sünen 2/874 Hadis no 2620, Taberani, Mucem-i Kebir 11/79 hadis no 11102)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder