5 Temmuz 2009 Pazar

TAHA AKYOL

Yargıda Çiçek vakası

SİZE iki komplo teorisi anlatacağım. Önce Alb. Dursun Çiçek’in tutuklanması... Baykal’a göre, Çiçek “Genelkurmay Başkanı’nı zor durumda bırakmak, rövanş almak” için tutuklanmıştı.
Tabii ki iktidar marifetiyle.
Baykal’a göre, “yargıya daha çok hâkim olmak isteyen AKP” son olarak da “hâkim olamadığı askeri yargıyı” etkisizleştirmek için ‘gece yarısı yasası’nı çıkarmıştı!
TBB Başkanı Özdemir Özok da boşuna mı “yürütmeyi arkasına alan savcılık kurumu”na dikkat çekiyor, “hükmü veren yargıcı da olası baskılara karşı koruyacak” düzenlemeler yapılmasını istiyordu?!
Dahası, askeri savcının takipsizlik kararı verdiği bir konuda sivil savcı nasıl sorgulama yapıp tutuklama isteyebilirdi?! (Cumhuriyet, 3 Temmuz)
(Halbuki, askeri savcı bir açıdan takipsizlik kararı verdiği halde, adli savcı başka bir suç tanımı açısından soruşturma açabilir!)
Bu kesime göre, iktidar, baskı altındaki savcı ve yargıçlar, Genelkurmay’dan “rövanş” almak için Çiçek’in tutuklanmasını sağlamışlardı! Zaten Ergenekon davası bunların ve ‘Fethullahçı polisler’in işi değil mi?

İkinci komplo teorisi
Alb. Çiçek itiraz üzerine tahliye edilince ‘komplo’nun tarafları değişmiştir. Bu defa, tutuklama çok doğrudur, tahliye bir komplodur!
Org. Şener Eruygur’un eşi, 14. Ağır Ceza Mahkemesi için “bu mahkeme bizden” diye konuşmamış mıydı? İşte Çiçek’i kurtaran, bu “bizim mahkeme tahliyesi” idi!(Vakit, 2 Temmuz)
Bu görüşe aşırı derseniz, tahliye kararında şüphe çeken taraflar yok mu?
Evvela bu karar “kuşkulu jet tahliye”dir! Tahliye kararını veren mahkemede “olağanüstü gelişmeler” yaşanmış, üç kişilik heyete süratle yeni bir “geçici hâkim” atanmıştı! Bu yeni hâkimin katılımıyla, 1’e karşı 2 oyla tahliye kararı alınmıştı! ‘Guinness Rekorlar Kitabı’na girecek bir olaydı bu! (Yeni Şafak, 3 Temmuz)
Hatta yeni hâkimin bir akrabasının ameliyatı varmış, ona rağmen gelip karara katılmış! (Siz her akrabanızın ameliyatında başında mı duruyorsunuz?!)
Nasıl kutuplaştığımızın resmidir bu iki komplo teorisi...

Ve adli gerçek
Tutuklama ve tahliye kararlarında ‘adli hata’ olabilir ama arkasında böyle komplolar aramak yanlıştır.
* Evvela savcıların hangi soruşturmalara bakacağı hususu, UYAP (Ulusal Yargı Ağı Projesi) adlı bilgisayar programına göre yapılmaktadır. Savcıların siyasi görüşlerini bilmek çok zor olduğu gibi, UYAP’ı atlayarak belli soruşturmalar için özel yoldan savcı görevlendirmek imkânsızdır.
Zekeriya Öz ve arkadaşları kesinlikle siyaseten değil, tamamen bu adli sisteme uygun olarak görevlendirilmiştir.
* Tutuklama ve ardından itiraz üzerine tahliye kararı veren hâkimleri de böyle karar versinler diye önceden ‘seçmek’ imkânsızdır. Hâkimlerin izin ve nöbet çizelgeleri, “geçici hâkim” olarak atanabilecek yargıçların isimleri “sistem”de belirlenir, özel işlem yapılamaz.
Bunlar “adil yargılanma hakkı”nın ülkemizde gerçekleşmiş ‘dokunulmaz’ mekanizmalarıdır.
Alb. Çiçek’i tutuklayan hâkim de, tahliye eden iki hâkim de bu işi yapsınlar diye önceden ‘seçilmiş’ değildir; ‘sistem’in akışında öyle gelmiştir.

Güven krizi!
Tutuklama ve tahliye kararlarında kararı verenler ‘adli hata’ yapabilirler. Hukukta “itiraz” ve “temyiz” yolları bunun için vardır zaten!
Adli hayatta tutuklama, itiraz, tahliye, tutukluluğun devamı işlemleri normaldir; mahkemelerde her gün yüzlercesi yaşanır.
Ergenekon savcılarına karşı açılan insafsız kampanya da, Alb. Çiçek’in tutuklanması ya da tahliyesi üzerine üretilen komplo teorileri de yanlıştır.
Adli bakımdan ‘doğru’, yargılamaların sonunda belli olacaktır.
Biraz sabır, biraz itidal...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder