7 Temmuz 2009 Salı

REŞAT NURİ EROL

Sermayenin planı ve yapılması gerekenler

Türkiye'de ve dünyada sürekli bir şeyler oluyor... Bütün dünyada tek devlet oluşturmak isteyen tekel sömürücü sermaye, tüm bu olayların planlayıcısıdır. 1897'de İsviçre'nin Basel kentinde akdedilen Yahudi Kongresi'nde alınan karara göre; 1997'de Türkiye devleti yok edilecek, İsrail imparatorluk olacaktı...

Bunun gerçekleşmesi için: 1) Türkiye'de insanlar Laiklik-İrtica, Sünni-Alevi, Kürt-Türk, Atatürkçü-Dinci gibi gruplara ayrılacak, oluşturulacak çatışmalar sonunda iç savaş çıkartılacaktı. 2) Türkiye ekonomisi son derece kötüleştirilecek, Türkiye ordusunu besleyemeyecek hâle getirilecek ve böylece de Türkiye savaşsız işgal edilebilecekti. 3) Türk ordusu ile Türk halkının arası açılacak, ordu-halk çatışması veya iç savaşı başlatılacaktı. 4) Türkiye komşuları ile kötü edilecek; İran-Türk savaşı ile iki devletin de işi bitirilecekti.

İşte bu planın gereği olarak Türkiye'de on senede bir müdahaleler yapılmalıydı...

Hedef; Türkiye'yi geri bırakmak, iç savaş çıkartmak, komşuları ile kötü etmek, orduyu etkisiz hâle getirmek ve en sonunda Türkiye Cumhuriyeti Devleti'ni yıkmaktı.

***

Bir devletin iç güvenliği "hukuk düzeni" içinde sağlanır. Devlet budur. İç güvenliği de yargı sağlar. Türkiye'de ise günümüzdeki yargı bağımsız değildir; tarafsız değil, etkin değil, saygın değildir... 1) Bağımsız değildir; çünkü savcı hakimin yanında oturuyor ve ona talimat veriyor! 2) Tarafsız değildir; çünkü yargı devlet tarafındadır. Bürokrasinin baskısı altındadır. Hakim faili meçhul cinayete kurban gitme tehlikesiyle her an karşı karşıyadır. 3) Etkin değildir; çünkü yirmi sene süren davalardan mahkum olanların, halk bilincinde ne gibi caydırıcılık etkisi olabilecektir ki?!. 4) Saygın değildir; çünkü sokakta yürüyen adam yargıya güvenmiyor ve yargıdan korkmuyor. Bunun haklı sebebe dayanması gerekmez. Bu böyledir.

İşte, siz ülkenizde bağımsız, tarafsız, etkin ve saygın bir yargı sistemi oluşturamadığınız müddetçe, iç ve dış mikroplar azacak ve devlet uçurumun kenarına geldiğinde asker veya başka birileri ister istemez imdada koşacaktır!

***

O halde adil, bağımsız, tarafsız, etkin ve saygın yargıyı nasıl gerçekleştirebiliriz?

1) Dokunulmazlıklar kaldırılmalıdır; tüm dokunulmazlıklar kaldırılmalıdır. Yüce Divan, Meclis'teki hakemlerden oluşmalıdır. Hakemleri parti grupları seçmelidir. Yüce Divan'a gelen davada, tarafların sadece bu mesele için seçtiği hakemlerle, bu hakemlerin seçtiği başhakem yargılamalıdır. Milletvekilleri, bakanlar, valiler, rektörler, orgeneraller, yüksek hakimler, bakanlar ve milletvekilleri, emekli olsalar da yüce divanda yargılanabilmeli, yahut dokunulmazlığı kaldırılabilmelidir. 2) İllerde yüksek il mahkemeleri kurulmalıdır. Bunlar da İl Özel Meclisi tarafından aynı şekilde hakemler yoluyla yargılamalıdır. İldeki dokunulmaz tüm kişiler bu mahkemede yargılanmalı veya bu mahkemeler dokunulmazlığı kaldırmalıdır. 3) Hukuk Muhakemeleri Usulü Kanunu'nda küçük değişiklikler yapılmalıdır. Taraflar aksini tasrih etmemişlerse; mahkemelere değil, hakemlere gitmelidir. 4) Avukatlık müessesesi hakemlik müessesesine dönüştürülmelidir. Ücretlerini devlet ödemelidir. 5) Savcılık mesleği kaldırılmalı, kamu avukatlığı ya da kamu hakemliği müessesesine dönüştürülmelidir. 6) Ceza hukukunda bilirkişi raporları esas olacaktır. Bilirkişilerden birini bir taraf, diğerini diğer taraf seçecektir. Baş bilirkişiyi bilirkişiler seçecektir.

İşte bu reformlar gerçekleştikten sonra "tarafsız, bağımsız, etkin ve saygın yargı" oluşacaktır. Herkes kendisini güven altında hissedecek; hakim de kendisini güven altında hissedecektir. Ordu sadece dış savunma ile meşgul olacaktır. Yine de güvenlik sağlanmazsa; sıkıyönetim ilan edilecek, yönetim askere teslim edilecek, hükümet artık karışmayacaktır.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder